TEVAZU SAHİBİ ŞÖVALYE DOĞAN YURDAKUL’A ÇIRAKLIK ETTİM, DAHA BÜYÜK PAYE VAR MI?

S7304637Tevazu sahibi şövalye, usta savaşçı Doğan Yurdakul’a çıraklık ettim. “Kariyer”imin doruğudur. Daha büyük paye var mıdır, bilmiyorum.

Odatv davasında tutuklanmış, sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmişti. Kanser hastası eşi Güngör Hanım, Doğan Ağabey cezaevindeyken hayatını kaybetmişti. Görüş günleri Güngör Hanım’a çektirilen eziyetler içimizde yaradır. Doğan Ağabey eşinin cenazesinde ring aracıyla getirilmişti. Sevgilisine vedası bile demir parmaklıkların gölgesinde olmuştu. Vakur duruşundan ödün vermedi. Gölge neydi ki, karanlıklarla savaşırdı o.

Tahliyesinin ardından yorgun olacağını tahmin ediyordum. Aksine, her zaman olduğu gibi üretmek ve çalışmak için eskisinden bile daha gürül gürüldü. Cezaevinden çıkmamış, adeta taşmıştı.

Tahliyesinden kısa süre sonra eniştesi Doğan Avcıoğlu’nun yarım kalan kitabını yayıma hazırlamak istediğini söyledi ve “Birlikte çalışalım mı?” dedi. 1,5 yıl kadar sürdü kitabın hazırlık süreci. Birlikte okuduk, yazdık, çalıştık, içtik, dertleştik, şakalaştık… Nezaket, disiplinli çalışmak, aşka âşık olmak, korkmadan yazmak ve daha nice şeyi ondan bir kez daha öğrendim. Anılarını dinledim. Aldığı tehditleri, pişmanlıklarını, ölüm ve hapis tehditleri altında korkusuzca yazmayı nasıl sürdürdüğünü anlattı. Kulağıma küpedir.

Pek az insan buna cesaret edebilirken o, derin devletin kirli ilişkilerini, kontrgerilla faaliyetlerini, yeraltı dünyasının karanlık dehlizlerini yazdı. Onu tanıdığım için gurur duyuyorum.

Pek az insanın farkında bile olmadığı incelikleri, nezaketi, beyefendiliği ve hakkı verilerek yaşanmış aşkları da ondan öğrendim. Öğrettiği için gurur duyuyorum.

Evet, hayatın ve mücadelenin gereği, siyasi olayları, derin devleti, mafya düzenini, kabadayıları anlattı. Aynı zamanda edebiyatçıydı, içinde bir ukde kaldıysa, o da edebiyatla biraz daha haşır neşir olmamasıdır sanıyorum.

Doğan Yurdakul, tevazu sahibi şövalye, karanlıkla mücadelesinde bile edebi, tehditlerin gölgesinde dahi tereddütsüz bir hayat yaşadı.

Birbirimize çok kırıldığımız zamanlar oldu. Ama ona en çok şimdi kırıldım. Daha yazılacak romanlar vardı çünkü. Üstelik hava da aydınlanmadı hâlâ.

Yorum bırakın