Justine Levy’nin kitabı “Annem Gibi”nin baş kahramanı Louise, annesi hastanede ölümle pençeleşirken hamile olduğunu öğrenir. Louise, bir hayatın sona doğru yaklaşıp yeni bir hayatın başladığı noktada ne yapacağını bilemez…
Hakan Güngör
twitter.com/bayhakangungor
“Bir kadını iyi tanımak, bütün kadınları tanımaktır” diyen Napolyon ne kadar haklıydı tartışılır ancak Justine Levy, “Annem Gibi” kitabında bir kadını, onun annesi ve yeni doğan çocuğuyla ilişkilerini öyle içten, derin anlatıyor ki, bütün kadınları görür gibi oluyorsunuz tüm bu karakterlerde.
Kitabın yazarı Levy, Fransız bir yazar. Hem Fransız bir yayınevinde editörlük yapan ve hem de yazar olan Levy’nin ilk kitabı “Her Şey Yolunda” büyük satış rakamlarına ulaşmıştı, “The Rendezvous” (Türkçeye ‘Buluşma’ olarak de çevrilebilecek) “Annem Gibi” kitabı da daha Türkçe yayımlanmadan beyazperdeye uyarlandı.
Anne ile kızı arasında sorunlu ilişki
Kitabın baş kahramanı Louise, tıpkı kitabın yazarı Justine Levy gibi bir yayınevinde çalışan, kitap yazan genç bir kadındır. Uzun süredir hayatı bir hastanenin koridorlarında geçer çünkü annesi kanser hastasıdır. Tedavisini üstlenmiş, ona hasta bakıcılık yapar. Bir zamanlar muazzam bir güzelliğe sahip olan annesinin hastalık nedeniyle geldiği hal onu psikolojik olarak etkiler. Gözünü kapadığı anda kafasında beliren anne tasavvuru ile gördüğü kadın arasında hayatın çok acımasız bir karşıtlığı vardır. Bir taraftan da annesi adım adım ölüme yaklaşmaktadır… Bu süreçte Louise de ruhsal olarak çok yorulur. Biçare halde yardım bekleyen annesiyle geçmişte yaşadıkları da bir taraftan Louise’i yıpratır. Annesi esrar kullanan, ilgisiz, sevgisini kızından esirgeyen bir kadındır. İlişkiler, evlilikler, sorumsuzluklar ve bütün bu hareket içinde ihmal edilmiş annelik vasfı… Anne-kız hastalıkla boğuşurken Louise sorunlu ilişkilerini de içine atar…

“Annem Gibi” kitabı, Epsilon Yayınları etiketiyle çıktı.
Suçluluk duygusu ve sorular
Bu sürece farklı boyut getirecek bir gelişme olur. Louise, annesi ölüm döşeğindeyken hamile olduğunu öğrenir. İşler onun için daha da zorlaşır ve annesine hamile olduğunu açıklayamaz. O ölümle pençeleşirken bu haberi ona vermeyi uygun bulmaz. İçinde hayatı boyunca hep suçladığı annesine karşı bir de suçluluk duygusu vardır. Beri yandan da anne olmanın heyecanı sarar Louise’i. Annesinin tedavi sürecinin ruhunda yarattığı tahribat dışında yeni bir korkuyla tanışır: Gelecekte nasıl bir anne olacaktır? İhmal edilmiş bir kız, kendi çocuğuna nasıl annelik yapabilir? Ya sonunda annesine benzerse? Ya yaşadıklarını kendi çocuğuna da yaşatırsa…
“Kim bilir belki de annemi üzmemek için ben de kızımı soğuk suyla yıkardım, ona siyah giysiler giydirirdim, üç aylıkken ona sosis yedirirdim ve iki yaşını henüz geçmişken yeterince büyümüş gibi onu tek başına kreşe gönderirdim. Peki onu anneme bırakabilir miydim? Kim bilir, beki de kızımı kıskanırdım. Annem benden esirgediği sevgiyi kızıma gösterirdi,” diyor kitabın bir yerinde Louise… “Annem Gibi”, Louise’in anne olurken, diğer yandan da annesini kaybederken geçirdiği; içini kaplayan hüzünlü bir elveda ile heyecanlı, tereddütlü bir merhabadan mürekkep zorlayıcı süreci anlatıyor.
(Milliyet Kitap’ın Mayıs 2014 sayısında yayımlanmıştır.)