BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ: GAZETECİLİĞİNE DEĞİLSE BİLE TUTUKLU GAZETECİYE SAHİP ÇIKILMALI

Basın meslek örgütleri, basın davalarını yakından takip ediyor. Örgütlerin yönetici ve temsilcileri, yasaların hukuki tanımlamalarının çok ötesinde yorumlandığını ve gazetecilerin tutuklandığını belirtiyor. Yöneticiler, ifade ve düşünce özgürlüğü mücadelesi içinse gerekli olan dayanışmanın ise henüz sağlanamadığına vurguluyor.

PRESS-FREEDOM-DAY

TGS, PEN, TGC, RSF basın davalarını değerlendirdi.

Hakan Güngör
twitter.com/bayhakangungor

Gazetecilere yönelik baskıların arttığı, davaların birbiri ardına açıldığı dönemlerde yaptığı haberlerden dolayı tutuklanan gazete çalışanlarının yanında Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), PEN Yazarlar Derneği (PEN), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) gibi örgütler bulunuyor.

Örgütler, hem basın davalarını takip ediyor, hem davalardaki hukuksuzluklar konusunda kamuoyu oluşturmak için eylemler düzenliyor, yayınlar yapıyor. Örgüt temsilcilerinin basın davaları konusundaki ortak vurgusu ise; ayırt etmeksizin haber, yazı ve kitapları nedeniyle tutuklanan tüm gazetecilerin yanında olmak gerektiği yönünde.

5

TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş.

“CEMAAT BASINI ÖZELEŞTİRİ İÇİNDE”    

TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş, bir dönem cezaevindeki gazeteci sayısının 100’ün üzerine çıktığını hatırlatarak, “Şu an cezaevlerinde 33 gazeteci tutuklu bulunuyor” diyor ve gazetecilere açılmış 300’ün üzerinde cumhurbaşkanına hakaret davası olduğunu belirtiyor.

Durmuş, siyasal iktidarın gazetecilere yönelik farklı bir tarz izlemeye başladığını, uluslararası kamuoyunun baskısının da etkisi ile tutuklu yargılamak yerine hakaret suçlamasıyla soruşturma yoluna gidildiğini söylüyor.

Kasım ayı başında Asli Ceza Mahkemesi’nde gün boyu süren gazetecilik davalarına tanık olduğunu vurgulayan Durmuş, “Bunların hepsi hakaret suçlaması nedeniyleydi. Bir mahkeme salonunda sürekli gazetecileri yargılıyorlar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ya da oğlu Bilal Erdoğan’a hakaret edildiği iddiası ile dava açıp yıldırmaya çalışıyorlar” diye konuşuyor.

Fethullah Gülen Cemaati’ne yakın gazetecilerin tutuklanmasının ardından bu isimlere sahip çıkılıp çıkılmadığını soruyoruz Durmuş’a. “Cemaat basını geçmişte gazeteci tutuklamalarını destekledi. Bugün ciddi bir özeleştiri durumu var. Ama tabii bu özeleştiri diğer kesimleri çok tatmin etmiyor. ‘Özür diliyorum, ben sana yanlış yaptım’ dediklerinde, yıllarca cezaevinde yatmış bir gazetecinin ona kucak açması kolay olmayacak” ifadelerini kullanıyor Durmuş.

önderoğlu1

RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu.

“KARŞI KAMPTAKİNE SAHİP ÇIKILMIYOR”     

RSF’nin Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, tutuklu gazeteciler arasında ayrım yapanların olduğunu vurguluyor. Fikri olarak yakın olmasa bile, bir gazeteci yaptığı haber nedeniyle mağdur edildiğinde onun yanında olmak gerektiğini söyleyen Önderoğlu, “Tutuklu gazetecilerle dayanışma içinde olmak, mağdurla özdeşleşmemek gibi bir durum değil.

KCK Basın Davası ya da Odatv Davası görülürken biz o davadan herhangi bir gazeteciyle özdeşleşmedik” diyor.

Türkiye medyasında kamplaşma olduğunu, “karşı kampta” olanlara sahip çıkmanın ve onların yaşadıklarına tercüman olmanın zorlaştığını ifade eden Önderoğlu, “Bir insana sahip çıkmak için onun gazeteciliğine sahip çıkmanız gerekmiyor. Muamelenin orantılılığını gözetebilirsiniz” diyor.

özcan1

PEN 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan.

“YASALARI KENDİLERİNCE YORUMLUYORLAR”    

PEN İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, “Türkiye’de Can Dündar’ın yaptığı MİT TIR’ları haberi, suç ve tehdit olarak görülüyor. Can Dündar ve Erdem Gül sadece bu yüzden tutuklanabiliyor. Bu örnekler açık seçik gösteriyor ki, yasalar yöneticilerin elinde hukuki tanımlamasının ötesinde kullanılıyor” diyor.

Gazeteci Ahmet Şık’ın 1 yıl cezaevinde örgüt üyesi olma suçlaması ile tutuklu bulunduğunu hatırlatan Özcan, “Şık’ı terörist olduğu iddiasıyla tutukladılar ve yargıladılar. Ahmet şimdi özgür. Peki tutuklu olduğu bir yıla ne denilecek?” diyor. İktidarın kendi düşüncelerinden olmayan insanları gözünü kırpmadan hapse atabildiğini vurgulayan Özcan, baskıların ancak örgütlü bir mücadele ile sona ereceğini, aksi takdirde basına yönelik operasyon ve tutuklamaların süreciğini söylüyor.

turgay-olcayto

TGC Başkanı Turgay Olcayto.

“BÖLGEDE GAZETECİLİK OLANAĞI KALMADI”    

TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Türkiye’de özellikle 2010 yılından bu yana gazeteciler üzerinde iktidarın başlattığı yoğun bir baskı var. Yüzlerce gazeteci ve yazar hukukun temel ilkelerine  uymayan  iddianamelerle cezaevlerini boyladı. Kitapları toplatıldı” diyor.

Türk Ceza Yasası’nın yoruma açık maddelerinin düşünce özgürlüğü ve bu konudaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar ve içtihatları gözetilmeksizin tutuklama gerekçesi olarak kullanıldığının altını çizen Olcayto, “Terörle Mücadele Yasası ve bu yasanın yargıçlarca yorumu, teröre yardım ve yataklık  ithamı altında özellikle Güneydoğu Bölgesi’nde gazetecilik yapma olanağı bırakmamıştır” diye konuşuyor.

“Günümüzde muhalif bellenen gazeteciler iktidar marifetiyle işsiz bıraktırılıyor. Haberlere devlet sırrı denilerek kamuoyunun haber alma, bilgilenme kanalları tıkanmaktadır” diyen Olcayto, şu ifadeleri kullanıyor:

“Özetle ülkeye adalet dahil bütün kurum ve kurallarıyla işleyen çağdaş bir demokrasi gelmedikçe gazetecilerin de sıkıntıları sona ermeyecektir.”

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: