ERKEK EGEMEN YAPI, ERİL DİL VE FEODAL İNANÇLAR ÇERÇEVESİNDE: THE GODFATHER

Sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen “The Godfather”, konusu, yapısı ve kadın temsili açısından erkek egemen yapıya ve eril dile hizmet eden bir film…

movies-godfatherHakan Güngör
twitter.com/bayhakangungor

“The Godfather” çekildiği dönemde ses getirmiş, vizyona girdiği 1972’den bu yana da “kült” olarak adlandırılan bir filmdir. Film, Mario Puzo’nun romanından uyarlanmıştır. Francis Ford Coppola’nın yönettiği filmin başrollerinde Marlon Brando, Al Pacino gibi isimler yer almıştır. Filmin konusu şöyledir: Don Vito Corleone bir suç şebekesinin başındaki isimdir. Oğulları ile birlikte suçla, silahlarla, kumarla oluşturulmuş bir yapıyı yönetmektedir. Politikacılar arasında da desteği olduğu için gücü karşısında kimse duramamaktadır. Öyle ki, insanlar düşmanlarını öldürmeleri için Corleone ailesinin kapısını çalmaktadır.

Bir gün, uyuşturucu işine girmek isteyen Solozzo, aileyi de işe davet eder. Corleone ise uyuşturucu işine girmek istemez. Ancak Solozzo, Corleone’nin desteği olmaksızın bu işi yapamayacaktır. Bu nedenle iş karşılıklı tehdirlere kadar gelir. Sonunda Solozzo, Don Vito Carleone’yi vurdurur. Carleone yaşam mücadelesi verirken onun işlerini büyük oğlu Sonny devralır. Ancak çok geçmeden Sonny de öldürülür. Nihayetinde suç şebekesinin başına, aslında böylesi yasa dışı işlerin içine girmek istemeyen Michael geçer. Micheal’in ailenin “reisi” konumuna gelmesi ile birlikte, çeteler arasında büyük bir savaş başlar.

the-godfather-560ERKEK LİDER VE OTORİTER ZEMİN

Micheal’ın aile reisi olma noktasında gözden kaçmaması gereken bir durum vardır. Micheal bir askerdir ve savaşta bulunmuş biridir. Sonunda yolu “mafya babalığına” çıkacaktır. Ancak halefi ve ağabeyi Sonny gibi kontrolsüz, duygusal, öfkeli ve mantığı arka planda bırakan biri değildir. Zira o “devlet terbiyesi” almış, şiddeti devletin gözetiminde, bizzat orduda öğrenmiştir. Nihayetinde film, yeraltı dünyasının bir olgusu olarak suçun varlığını kabul eder, çözüm ve dengenin ise bunun devletin kontrolünde yetişmiş olanların bu işleri yönetmesinde olduğunu ortaya koyar. Michael Ryan ve  Douglas Kellner’in yazdığı “Politik Kamera” kitabında “Birey-lider doğal iktidar ve otorite zeminine imtiyazlı erişimi olanlar arasından doğal olarak seçilir; böylece liderlik için doğmuş olanlar demokrasiyle uğraşma zahmetine girilmeden kendiliğinden ortaya çıkar” deniliyor. Filmde de buna uygun olarak aile içinde bir demokrasiden ziyade bir kahramanlık ve doğal iktidar süreci göze çarpar. Erkeklik üzerinden yapılan tanımlamalarla ‘kahraman erkek’, yönetimi alır. Bunun ardında ya da önünde tartışma, uzlaşma ya da genel olarak demokrasi yoktur.

Micheal’ın asker olması da, yine “Politik Kamera” “Kahraman aynı zamanda bir tür kozmik ruhani kudretle donatılmıştır ki, bu özellik, elit askeri liderliği doğuştan getirilen ve neredeyse tanrısal iradenin ürünü bir konum gibi göstererek, üstün beyaz bireyin egemenliğini elitist bir kapitalizm görüşü içinde meşrulaştırır” cümlesini akla getiriyor. Star Wars filmi için kullanılan bu ifadeler, The Godfather için de geçerlidir.

godfather-wedding-talia-shiKADIN KARAKTERLERİN “ÇARESİZLİĞİ”

Türkiye’de “Baba” adıyla gösterilen “The Godfather” adını Hristiyanlıktaki “vaftiz babası” kavramından alıyor. Aslında filmdeki kadın temsilindeki sorunlar, eril dil ve erkek egemen yapının kutsanması tam da bu noktada başlıyor. Filmde her şeyi bilen, kontrollü, akıllı, egemen erkek figürlerinin yanında çoğu zaman edilgen karakterler olarak karşımıza çıkan, güçsüz, mağdur, çaresiz kadınlar vardır. Öyle ki, kadınlar erkeklerin emirlerine tâbi olan, terslenen, azarlanan ve meselelerini bir erkek olmaksızın çözemeyen insanlar olarak temsil edilmektedir.

Filmde Don Vito’nun karısı torunlarına bakan, çocuklarıyla ilgilenen biridir. Micheal’ın sevgilisi Kay Adams Corleone, Micheal’ın yokluğunda onu çaresizce bekler, Micheal uzun süre sonra döndüğünde sorgulamaksızın hemen sevgilisine dönen, kocasının “işini” sorgulamaması gerektiğine kolayca ikna olan bir kadındır. Micheal’in kız kardeşi Connie Corleone Rizzi ise, kocasının şiddetine maruz kalan, bununla mücadele edemeyen, çaresiz biridir. Filmde güçlü bir kadın karakter görmek mümkün görünmemektedir.

godfather-bilinmeyen-4“ERKEKLER ASLA”

Filme göre erkek egemen sistem kutsanması gereken bir yapıdır. Muhafazakar kimliği ile tanınan Francis Ford Cappola, filmde yalnızca dramatik yapıda değil, doğrudan repliklerde de kadınlara ilişkin aşağılayıcı bir tutum sergilemiştir. “Kadınlar ve çocuklar dikkatsiz olabilirler ama erkekler asla” denilirken, “Ailesiyle yeterince vakit geçirmeyen erkek, gerçek erkek değildir” ifadesi kullanılırken bu durum ayyuka çıkmaktadır. Coppalo’nun muhafazakar kimliği aynı zamanda yarattığı “kahramanda”, idealize ettiği düzende ve erkekle kadını konumlandırdığı noktalarda ortaya çıkmaktadır.

Bu salt yönetmen tercihi denilip geçilemeyecek bir durumdur. Zira filmler, büyük etki alanları göz önüne alındığında topluma doğrudan etki edebilen işlerdir. Eril dilin ve muhafazakar yapının yeniden üretilmesine The Godfather büyük etki etmektedir. “Medya ve Nefret Söylemi: Kavramlar, Mecralar, Tartışmalar” kitabında yer alan Zeynep Özarslan’ın “Sinemada Nefret Söylemi” adlı makalesinde belirtildiği gibi, “Filmler, izleyicilerin toplumsal sorunlarla ilgili duygu, düşünce ve tutumlarını yönlendirebilmekte, algılarını şekillendirebilmekte ve bir anlamda kanaat önderliği yapabilmektedir.”

the-godfatherMUHAFAZAKAR SÖYLEM

Zeynep Özarslan’ın “Sinemada Nefret Söylemi” adlı makalesinde bahsedildiği gibi Amerikan sinemasında 1960’ların sonundan 1980’lere kadar olan dönem “Yeni Hollywood” olarak adlandırılmaktadır. Makaleye göre, “Yeni Hollywood”un başarının temelinde tür filmlerinin en kolay biçimde paketlenip kitlesel ölçekte dünyanın her yanına satıldığı düzenli yapım sistemi vardır. Dönem “Yeni Hollywood” olarak adlandırılsa da, filmler içerik olarak yeni şeyler sunmazlar.

The Godfather’da da bu anlamda aslında çok eski temalar ve karakterler karşımıza çıkar. Filmde aile, devlet, suç, kadın-erkek ilişkileri adına ilerici bir yaklaşım aramak beyhudedir. Özarslan’ın belirttiği gibi “Yeni Hollywood” denilen dönemde ortaya çıkan filmler, “Yeni bir şeyler sunmadığı, aksine, geçmişi başka biçimler altında tekrar tekrar sunduğu için eski muhafazakar yapısını koruduğu görülmektedir. Çünkü türler bir tür doğruluk hissi yaratıp harekete geçirerek, uygun duygu, düşünce ve davranış biçimlerini tayin eden ve ortak bir toplumsal gerçeklik inşa etmekte kullanılan bakış açılarını, kodları ve işaretleri belirleyen doğrucu sınırlar oluşturarak dünyayı yerli yerinde tutar.”

maxresdefault (1)KADINA KAPANAN KAPILAR

Film, yeni bir argüman geliştirmediği gibi erkek egemen sistemin sürüp gideceği yönünde mesajlar taşır. Filmde erkekliğin iktidarının sürdürülebirliğini öne süren önemli sahnelerden biri de Don Vito Carleone’nin erkek torunu ile oyun oynarken öldüğü andır. Bütün gücü bir oğluna bırakırken, bir nesile ait bireyin ölümü sırasında yeni bir nesle ait 3. kuşaktan bir erkek çocuğun büyüdüğü görülür. Evet Don Vito Carleone ölür ama hikaye bitmeyecektir. Zira yeni ve “erkek” egemenliğini sürdürecek kuşaklar gelmektedir.

Filmin son sahnesinde Micheal’ın çetesinin üyeleri ona bağlılıklarını bildirip ellerini öperken, birisi kapıyı ağır ağır Micheal’ın karısı Kay’in yüzüne kapattığın da hatırlatalım. Nihayetinde kadın, “ciddi, önemli işlerin” dışında kalmıştır. Çünkü aileyi bir araya getiren, ailenin devamlılığını sağlayan ve “iş”leri gören erkeklerdir ve toplantılar sırasında kadının o odada yeri yoktur. Sürüp gidecek olan güç savaşında da kadınların doğrudan etkisi olmayacak vurgusu yapılmaktadır.

SALDIRGAN BİREYCİLİK

“Politik Kamera” kitabında belirtildiği üzere Hollywood filmlerinde yoğunluklu olarak bir erkeklik ve liderlik olgusu görülür. Bu durum, The Godfather’ın da temelini oluşturur. Kitapta “Yıldız Savaşları” filmi için kullanılan ifadeler The Godfather için de geçerlidir. “Saldırgan eril bireycilik, rekabet ve tahakküm gibi ‘erkeksiz’ özniteliklerin piyasada imtiyazlandırılmasına ve erkek toplumsallaşmasının, toplumsal iktidarı erkeğe bağışlayan haklı varsayıma ‘doğal olarak’ ulaşmayı sağlayan babaerkil iktidar veraseti şeması gibi türlü kamusal kurum, politika ve değerlerin ortaya çıkmasına neden olan içsel psikolojik ve kişiler arası döngüler sergiler. Kahramanın sözde kişisel biyografisi aslında temel işletim ilkesi olarak eril bireyciliği benimsemiş bir toplumsal sistem çerçevesinde babaerkil kapitalizmi ayakta tutan kurumsallaşmış değerlere ilişkin bir modeldir.”

Tüm bunlar göz önüne alındığında The Godfather kadınların toplum içindeki dezavantajlı konumuna dair son derece tutucu, muhafazakar bir yaklaşım içindedir. Bir “erkek kahramanlık hikayesi” olarak büyük saygı görmesi, filmin “bilindik kalıp yargılardan” dışarıya çıkmamasından, hegemonyaya hiçbir itirazı olmamasından ve mevcut dili ve yapıyı tekrar üretmesinden kaynaklanmaktadır.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: