Bir ıslıkla ışıyan hürriyet: 555K

59 yıl önce Mülkiyeliler Birliği Lokalinde bir grup gencin planladığı eylem, Türkiye demokrasi tarihinin ilk ve en önemli öğrenci eylemlerinden oldu.

Bir ıslıkla ışıyan hürriyet: 555K

Menderes’in 555K eyleminde öfkeyle arabasını yumrukladığı an | Görsel, Hakan Güngör’ün arşivinden alınmıştır 

Hakan GÜNGÖR
https://twitter.com/bayhakangungor

Bundan tam 59 yıl önce bugün, Demokrat Parti iktidarının öğrenciler ve muhalefet üzerindeki baskılarının en yoğun olduğu süreçte Ankara’nın tam kalbinde bir eylem düzenlendi. Eylem kulaktan kulağa bir parolayla duyuruldu: 555K; yani 5’inci ayın 5’inde, saat 5’te, Kızılay’da! Eylem esnasında öyle şeyler oldu ki, 555K demokrasi tarihinin ilk ve en önemli öğrenci eylemlerinden biri olarak anılageldi…

‘KARDEŞ KARDEŞİ VURUR MU?’

3 Mayıs 1960 gecesi, Mülkiyeliler Birliği Lokalinde bir grup genç, Türkiye’nin demokrasi tarihine damga vuracak bir eylem için son hazırlıklarını yapıyordu. Eylemi planlayanlar arasında Coşkun Irvalı, Öztin Akgüç, Cafer Canlı, Turgut Erdem, İsmail Hakkı Aydınoğlu gibi isimlerle birlikte Altan Öymen de vardı. Cemal Süreya yıllar sonra, Altan Öymen için, “Aslında, farkında değildik, ama bizi yöneten oydu” diyecekti.

İki gün sonra düzenlenecek eylem, Demokrat Parti iktidarının antidemokratik uygulamalarına karşı bir itirazdı, aynı zamanda 28 ve 30 Nisan’da İstanbul’daki öğrenci eylemlerinde öldürülen Turan Emeksiz ve Nedim Özpulat için bir anma niteliği taşıyacaktı.

Eylem bir parolayla duyurulmuştu ancak eylemin Kızılay’ın hangi noktasında ve ne şekilde başlayacağına dair netlik yoktu. Bülent Ulus’la birlikte kaleme aldığımız “Parola 555K: Bir Başkaldırının Sıradışı Öyküsü” kitabı için görüştüğümüz Altan Öymen’in belirttiği üzere, masada alınan karar şu oldu: Eylem saati geldiğinde eylemi başlatan olursa onlara katılacak, kimse eylemi başlatmazsa bizzat başlatacaklardı. “Gazi Osman Paşa Marşı”nın sözleri İstanbul Üniversitesindeki olayların ardından değiştirilerek söylenir olmuştu. Türkü hızla öğrenildi ve ezberlendi. Eylemi, bu türküyü ıslıkla çalarak başlatacak, sonra da sözlerini söyleyeceklerdi.

“Olur mu böyle olur mu/ Kardeş kardeşi vurur mu/ Kahrolası diktatörler/ Bu vatan size kalır mı…”

CEMAL SÜREYA, ALTAN ÖYMEN VE ARKADAŞLARININ EYLEMİ

Ve beklenen gün gelip çattı. Cemal Süreya, Altan Öymen ve arkadaşları eylem için dikkat kesilmişti. Birilerinin eylemi başlatmasını beklediler ancak bu yönde bir hareket yoktu. Bekleyişin ardından eylemi başlatmaya karar verdiler. 555K eylemi planlandığı gibi tam 5’te değil, 5 buçuk civarı başladı. Kol kola giren gençler, “Gazi Osman Paşa Marşı”nı ıslıkla çalarak harekete geçti.

555K PAROLASI ÇOK SAYIDA İNSANA ULAŞMIŞTI

Yürüyüş sırasında önlerinden geçtikleri yurttaşlar eylemcilere yolu açıyor, ardından eylemcilerin ardından yürümeye başlıyordu. Görünen o ki 555K parolası çok sayıda insana ulaşmıştı! Marşa mırıldanarak katılan başka yurttaşlar da olunca eylemin yankısı oracıkta yükseliverdi. Artık yüzlerce insan yürüyüşe katılmış durumdaydı. Bir süre sonra Zafer Meydanı’na ulaşan eylemciler, Kızılay’a döndü. Ancak bu sırada polisler Kızılay’da çoktan konuşlanmıştı.

Polis eylemcileri dağıtmak için teyakkuz halindeydi. Eyleme müdahale için harekete geçtiklerinde beklenmedik şeyler oldu. Bir anlığına dağılma olmuştu. Ancak birkaç yüz metre ileride aynı marş tekrar yankılandı. Polis o tarafa yönelene dek bu kez oradaki eylemciler dağıldı!

BAYAR VE MENDERES EYLEMİN ORTASINDA KALDI

Kısa süre sonra polisler ellerine coplarını aldı ve eylemcilere saldırdı. Meydandaki beş-on kişiyi rastgele yakalayıp polis aracına götürdüler. Ancak çok geçmeden beklenmedik bir gelişme oldu. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes birazdan eylemin orta yerinde buldu kendilerini…  

MENDERES EYLEMCİLERİN ARASINA DALIYOR

O sırada Meclisten dönen Celâl Bayar, Adnan Menderes ve Refik Koraltan’ın aracı eylem noktasının yakınındaydı. Kızılay’da eylem olduğunu öğrenen Bayar ve Menderes olup bitenleri yerinde görmek istedi. Meydana ulaştıkları anda protesto alkışları, yuhalamalar ve sloganlar yükseldi. Menderes kendisine yönelik yuhalamalar nedeniyle iyice gerilmişti. “Menderes istifa!” sloganları ile Başbakanın gerilimi büyük bir öfkeye dönüştü. Birden öğrencilerin arasına daldı. Öfkeden deliye dönmüş halde kendisine seslenenlere karşılık veriyordu.

Bu sırada bir kişi yüksek sesle “Yuuhh!” diye bağırdı. Menderes hışımla dönüp “Ne istiyorsunuz!” diye bağırdı. Eylemci “İstifanızı istiyoruz!” diye haykırdı. O sırada başka bir öğrenci, “Hürriyet istiyoruz!” diye seslendi. Kravatını ve gömleğini çekiştiren Menderes bağırdı: “Öldürecek misiniz beni, hadi, öldürün bakalım!” Eylemciler karşılık verdi: “Biz katil değiliz, katil hükümet! Katil hükümet!”

‘YUH NE DEMEK ULAN! YUH NE DEMEK!’

Polisler Menderes’i uzaklaştırmak istedi. O esnada bir aracın çalışır vaziyette olduğunu fark ettiler. Menderes’i o araca bindirip meydandan çıkarmak tek çareydi. Araç, Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Emin Karakuş’a aitti. Karakuş olup bitenleri şöyle anlatacaktı: “Menderes, polislere talimat veriyordu. ‘Yakalayın şunu, tutun şunu, bu ne rezalettir’ diye bağırıyordu. Başbakan arabanın damını yumrukluyor, çevredekilere bağırıyordu: ‘Yuh ne demek ulan! Yuh ne demek!’”

Menderes arabaya binerken bir yandan da arabanın içinde tavana vuruyor, “Bana mı yuh ulan!” diye bağırıyordu. Menderes’e öğrencilerin cevabı, “Sana yuh!” oldu. Menderes arabaya bindirilmek istenirken, “Avradını s… p…” diye bağırdı. Karakuş, Menderes arabaya biner binmez gaza bastı, kalabalığı yararak meydandan uzaklaştı.

‘MENDERES’E HÜCUM, MİLLİ İRADEYE KARŞI KOYMAKTIR’

Eylemden sonra sıkıyönetim koşulları daha da ağırlaştırıldı. Ankara’da artık 10 kişiden fazla toplanmak yasaktı! Yayın yasakları birbiri ardına geldi. Eyleme katıldığı tespit edilenler gözaltına alındı, başta Menderes olmak üzere DP’lilerin açıklamaları giderek sertleşti. Menderes eylemcilerin “Cezalandırılması” konusunda yandaşlarına çağrı yapacak, hatta kendisine karşı yapılan eylemin milli iradeye karşı yapıldığını söyleyecek kadar ileri gitti.

İktidarı bu denli endişelendiren eylem, gerek eylem anında yaşananlar gerekse sonrası bakımından demokrasi tarihinin unutulmaz başkaldırılarından biri oldu…

CEMAL SÜREYA’NIN ŞİİRİ VE DEMOKRASİ DAVETİ

Cemal Süreya, tüm bu atmosferi 555 K şiirinde yansıttı. Süreya, şiirini İsmet İnönü’nün 18 Nisan 1960’ta sarf ettiği, “Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam” cümlesine atıf yaparak bitiriyordu: “Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz/ Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını/ İşte o gün sizi Tanrılar bile kurtaramaz.”

BAYAR’IN TARTIŞILAN ATEŞ EMRİ

DP kurmayları eylem noktasından ayrılıp başbakanlık binasında toplandığında henüz kalabalık dağılmamıştı. Dışarıdan gelen istifa sesleri Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ı daha da hiddetlendirdi.

Bayar, İçişleri Bakanı Namık Gedik’e “Neden vazifeni yapmıyorsun!” dedikten sonra bir emir verdi. O emrin kelimesi kelimesine ne olduğu yıllarca tartışma konusu oldu. İddiaya göre Bayar, “Megafondan halka bağıracaksınız dağılsınlar diye. Dağılan dağılır, dağılmayan nümayişçidir, kendilerine derhal ateş ettirirsiniz” emrini vermişti. Neyse ki Bayar’ın emri yerine getirilmedi. O günkü hava içerisinde bu emir, bir katliama neden olabilirdi…

Olaydan çok sonra Bayar, yalnızca havaya ateş emri verdiğini söyleyecekti.

5 Mayıs 2019’da Evrensel’de yayımlandı.

Yorum bırakın