İstanbul Kitap Fuarı, “Sarı Kitaplar, Sürgün Diller” adlı söyleşiye ev sahipliği yaptı. Müslüm Yücel, Pakrat  Estukyan, Yavuz Ekinci ve Sabine Adatepe’nin söz aldığı söyleşide yasaklanan diller ve edebiyat konuşuldu.

İlkokuldayken Türkçe bilmediği için öğretmenlerinden dayak yediğini belirten Yücel, “Kürtçe konuşanlar ceza alırdı. Yaşadığımız baskılar, biz doğmadan hakkımızda verilen siyasi kararlardan kaynaklanıyordu” dedi. “Devletin en büyük ‘başarısı’ insana kendisini her yerde yabancı hissettirmesidir” diyen Yücel, “Başka dilde yazan bütün yazarlarda bir melankoli görülür. Eğer Kürt değil de, Türk ya da Arap olsaydım yazar olmayabilirdim. Ben çocukluğumdan beri kendime fısıldadım. Kendini dinlemek, duymak insanı yazar yapıyor” diye konuştu.

Estukyan, Öztürkçe politikasının Türkçe adına büyük bir kayıp olduğunu, Türkçe’de onulmaz yaralara yol açtığını belirtti. Hrant Dink’in Osmanlı halklarını bir trenin kompartımanlarına benzettiğini hatırlatan Estukyan, “Halklar böyle bölünmüştü ve kimsenin bir diğeriye temas ihtiyacı da yoktu. Ama özellikle son 20 yıldır bu ihtiyaç daha belirgin hale geldi” dedi. Hagop Baronyan’ın “Şark Dişçisi” oyununun Şehir Tiyatroları’nda sahnelendiğine değinen Estukyan, “Böyle nice Ermeni yazar var ama ne yazık ki büyük bölümü Türkçeye çevrilmedi. Bu konuda Aras Yayıncılık ve Agos gazetesi çalışmalarını sürdürüyor. Daha çok çeviri çalışmaları yapılacak” diye konuştu.

‘KÜRTÇE ÇEVİRMEN BULMAKTA ZORLANIYORUZ’

Yavuz Ekinci, yabancı dilden bir kitabın Kürtçeye çevrilmesi sürecinde sıkıntılar yaşanıldığını belirtti. Ekinci, “Kürtçe çevirmen bulmakta zorlanıyoruz. Bu da bazı kitapların çevrilmesini geciktiriyor” diye konuştu. Ekinci ayrıca, dilinden sürgün yazarların kendi zenginliklerini yazdıkları dillere taşıdıklarını söyledi.(İstanbul/EVRENSEL)

(13 Kasım 2015’te Evrensel’de yayımlanmıştır)