“Seni Üzmeme İzin Verme” ve “Hayat Normale Dönüyor” sergilerine ev sahipliği yapan Stüdyo Açık Bağımsız Kolektifi’nden Alp Esin piyasanın sanatçıya kendini yenileme olanağı tanımadığını söyledi.
Alp Esin. (Fotoğraf: Sıla Ağgül)
Hakan GÜNGÖR
twitter.com/bayhakangungor
Stüdyo Açık Bağımsız Kolektifi’nin 2. sergisi “Hayat Normale Dönüyor” egemenlik, dikta, toplumsal cinsiyet, tek tipleştirme gibi konulardaki eserlerden oluşuyor. Farklı disiplinlerden 25 sanatçının çalışmalarının yer aldığı sergide video, resim, fotoğraf çalışmaları yer alıyor.
Düzenli olarak bir araya gelen sanatçıların toplantı, konuşma ve tartışmalar bütününden oluşan Stüdyo Açık, bir buluşma ortamı yaratarak sanatçılara ifade olanağı taşıyan bir organizasyon olarak tanımlanıyor. Katılmak isteyen herkesin davetli sayıldığı Stüdyo Açık, “Hayat Normale Dönüyor”dan önce “Seni Üzmeme İzin Verme” adlı sergiye ev sahipliği yapmıştı.
Elçin Acun’un “Zor Zamanlar” adlı çalışmasından bir kare.
“Hayat Normale Dönüyor” sergisi hakkında Mahmut Wenda Koyuncu’nun kaleme aldığı açıklama metninde “Kuralların veya normalin aşınması sonucu oluşan kriz zamanında hayatı tekrar kontrol edebilir hale getirebilmenin yolu, egemen blok tarafından yeniden normlar ve kurallar kodlayabilecek erki yeniden tesis etmekle mümkündür” ifadelerine yer verildi. Koyuncu, sergiye dair, “Çeşitli teknik, malzeme ve performans türlerinin birbirini anlatımsal olarak beslediği sergi, kişisel belleğin toplumsal, kültürel bellekte yarattığı kesiklerden de beslenip örgütlendi. Birkaç ana sorunsal üzerinden ortaya çıkan sergideki çalışmalar genel itibarı ile “Hayat normale dönüyor” diskurunun ne tür normallikler telkin ettiğinin ters yüz edilme halleri olarak da okunabilir” dedi.
Özlem Şimşek’in “İdeal Kadınlar Atlası” adlı çalışması.
‘PİYASA’ SANATÇIYA KENDİNİ YENİLEME OLANAĞI VERMİYOR’
Sergide “Sığıyorum” adlı eseriyle yer alan Alp Esin, “Hayat Normale Dönüyor’da bir medya klişesini alıp bunun üzerinden normal kavramını tartıştık. İktidarın bir ikna aracı olarak kullandığı normallik kavramının kullanımları üzerine yoğunlaştık” diye konuştu. “Bu tartışma dönemimiz bir çok kez ölüm ve katliam haberleri ile kesintiye uğradı. Uzun bir süre sadece bunları konuştuk” diyen Esin, “Kabaca her cumartesi, yeni bir ölüm haberi bizleri allak bullak etti ve tabii ki etkiledi” ifadelerini kullandı.
Esin, kimi sebeplerle yalnızlaşmaya itilen sanatçıların galeriler ve kurumlar dışında bir ifade olanağına duyduğu ihtiyaç neticesinde ortaya çıkan Stüdyo Açık’ı “bağımsız geçici kolektif” olarak tanımladıklarını belirtti.
Esin, “Bu tanım bizi yapamayacağımız bazı sözler vermekten ya da konuşurken merkezileşmeye başlayan söylevlerden koruyor. İşleme sürecimiz eşit mesafede bir tartışma ve görüşme platformu olmaya çalışmak. Bunun dışında amacımız, hedefimiz ve görevlerimiz yok” dedi. Sanat piyasasının belirleyicilik iddiası olan galeri ve kurumların pragmatik davranmak durumunda olduğunu vurgulayan Esin, “Bu yapıların halihazırda sanatçıyla kurdukları tek yönlü ilişki tüketmeye yönelik. Bu, sanatçıya kendini yenileme olanağı vermiyor” diye konuştu.
Alp Esin’in “Fit in” adlı çalışması.
Hakan Güngör arşivi 